Otuzlu yaşlarının başındaki Meryem, bir yandan orta sınıf bir ailenin çocuğuna bakıcılık yaparak geçimini sağlamakta bir yandan da kendi çocuklarına ve Alzheimer hastası annesine bakmaktadır. Çalışanı olduğu evde, ailenin bir parçası olduğunu hisseden Meryem’in illüzyonu, bu ev vasıtasıyla keşfetmiş olduğu kişisel gelişim kitaplarıyla da güçlenir. Onu etkisi altına alan bu yeni öğretiler ve tanık olduğu yaşantı doğrultusunda kendi hayatını ve önceliklerini gözden geçiren Meryem, eyleme geçmek için olabilecek en yanlış günü seçer.